Tape kelimesi zaten sıkça yanlış kullanılıyordu, son zamanlarda iyice suyu çıktı.
"Başbakanın tapeleri", "Erdoğan'ın yeni tapesi çıktı" vs. deniyor. Yok. Erdoğan hakkında bilinen hiçbir tape yok.
Yalandır, montajdır anlamında demiyorum. Onlar tape değil. Onlar telefon dinleme kaydı.
Türkçe yazıldığı gibi okunan tape kelimesi ile İngilizcedeki, "teyp" diye okunan tape kelimesi çok farklı. İngilizcedeki bant anlamında, şerit anlamında, biraz zorlarsan kaset, kayıt anlamında. Yani Erdoğan'ın telefon konuşma kayıtlarından bahsederken İngilizce "tape" (teyp) demekte bir sakınca yok.
Ama Türkçedeki, yazıldığı gibi okunan tape, İngilizce "type" (bkz: typewriter)(daktilo) kelimesiyle ilgili. Bu kelime "daktilo etmek", "bir yazı aleti vasıtasıyla harfleri dizmek" anlamına geliyor. "Tayp" diye değil de tape diye okumamızın nedeni muhtemelen type'ın Fransızca söylenişi. O kadarını Fransızca bilen biri anlatsın.
Kısacası: telefon kaydı kağıda aktarıldığında (özellikle daktilo, bilgisayar vs. Aracılığıyla aktarıldığı zaman) bu çıktıya tape denir. Mesela Aziz Yıldırım'ın bir sürü tapesi var.
Erdoğan'a ait olan ya da ait olduğu ileri sürülenler ise Youtube'da ve sair mecrada tanık olduğumuz üzere yazılı metne aktarılmış diyalog değil, ses kaydının kendisi. O yüzden bunlara tape denmez.
Bunlar bir fezlekeye, iddianameye geçerse o zaman yazıya geçirilmiş halinden tape diye bahsedilebilir.
"Tape kelimesi neden şike davasıyla gündeme gelmişti? Daha önce niye hiç duymamıştık da bir anda dilimize pelesenk oldu?" sorusunun cevabını da bu vesileyle vereyim: Aziz Yıldırım'ın kayıtları bir-iki istisna dışında pek dinletilmedi. Soruşturma ve yargılama diyalogların yazılı halleri üzerinden yürütüldü. Malum, Aziz Yıldırım da bunların içeriğini reddetmediği halde "Peki bunların gerçek kayıtlar olduğu ne malum, ben de dinlemek istiyorum" diye tutturdu. Suçsuzluk argümanını ise içeriğini yalanlayamadığı bu tapelerin ses kaydıyla örtüşmüyor olabileceğine dayandırdı. İşte bu yüzden, 3 yıldır FB'nin gönüllü sözcülüğünden başka bir şey yapmayan basınımız da bu delilleri itinayla "tape" diye andı. "telefon kaydı" demedi. Dememeye dikkat etti ya da ikisini aynı şey zannedip kendince moda olan tabiri kullandı.
Haftaya, Aziz Yıldırım'la Ceza Hukuku'na Giriş 101 dersini işleyeceğiz. Dağılabilirsiniz.
ıstırab mı ızdırap mı??
Tıraş mı Traş mı?
Arefe mi Arife mi
Makine mi Makina mı
"Başbakanın tapeleri", "Erdoğan'ın yeni tapesi çıktı" vs. deniyor. Yok. Erdoğan hakkında bilinen hiçbir tape yok.
Yalandır, montajdır anlamında demiyorum. Onlar tape değil. Onlar telefon dinleme kaydı.
Türkçe yazıldığı gibi okunan tape kelimesi ile İngilizcedeki, "teyp" diye okunan tape kelimesi çok farklı. İngilizcedeki bant anlamında, şerit anlamında, biraz zorlarsan kaset, kayıt anlamında. Yani Erdoğan'ın telefon konuşma kayıtlarından bahsederken İngilizce "tape" (teyp) demekte bir sakınca yok.
Ama Türkçedeki, yazıldığı gibi okunan tape, İngilizce "type" (bkz: typewriter)(daktilo) kelimesiyle ilgili. Bu kelime "daktilo etmek", "bir yazı aleti vasıtasıyla harfleri dizmek" anlamına geliyor. "Tayp" diye değil de tape diye okumamızın nedeni muhtemelen type'ın Fransızca söylenişi. O kadarını Fransızca bilen biri anlatsın.
Kısacası: telefon kaydı kağıda aktarıldığında (özellikle daktilo, bilgisayar vs. Aracılığıyla aktarıldığı zaman) bu çıktıya tape denir. Mesela Aziz Yıldırım'ın bir sürü tapesi var.
Erdoğan'a ait olan ya da ait olduğu ileri sürülenler ise Youtube'da ve sair mecrada tanık olduğumuz üzere yazılı metne aktarılmış diyalog değil, ses kaydının kendisi. O yüzden bunlara tape denmez.
Bunlar bir fezlekeye, iddianameye geçerse o zaman yazıya geçirilmiş halinden tape diye bahsedilebilir.
"Tape kelimesi neden şike davasıyla gündeme gelmişti? Daha önce niye hiç duymamıştık da bir anda dilimize pelesenk oldu?" sorusunun cevabını da bu vesileyle vereyim: Aziz Yıldırım'ın kayıtları bir-iki istisna dışında pek dinletilmedi. Soruşturma ve yargılama diyalogların yazılı halleri üzerinden yürütüldü. Malum, Aziz Yıldırım da bunların içeriğini reddetmediği halde "Peki bunların gerçek kayıtlar olduğu ne malum, ben de dinlemek istiyorum" diye tutturdu. Suçsuzluk argümanını ise içeriğini yalanlayamadığı bu tapelerin ses kaydıyla örtüşmüyor olabileceğine dayandırdı. İşte bu yüzden, 3 yıldır FB'nin gönüllü sözcülüğünden başka bir şey yapmayan basınımız da bu delilleri itinayla "tape" diye andı. "telefon kaydı" demedi. Dememeye dikkat etti ya da ikisini aynı şey zannedip kendince moda olan tabiri kullandı.
Haftaya, Aziz Yıldırım'la Ceza Hukuku'na Giriş 101 dersini işleyeceğiz. Dağılabilirsiniz.
ıstırab mı ızdırap mı??
Tıraş mı Traş mı?
Arefe mi Arife mi
Makine mi Makina mı
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
"Benim de diyeceklerim var!" diyorsanız buyrun