Arapçayı Latin Harflerine Çevirme



Kullanma Kılavuzu:



Arapça özel isimlerin ve söz öbeklerinin Türkçe yazılışında birden çok yöntem vardır. Biz de mutlaka herkes uysun diye değil ama en azından Ekşi Sözlük başlıklarında hangi kuralların işlediğini göstermek için bunları yazarak tespit etmek istedik.



Öncelikle belirtmek gerekir ki Arapça özel isimden kast edilen Arapçadan Türkçeye geçen isimler (Ahmet, Mehmet, Hasan, Hüseyin gibi) değil Arap alfabesi sistemi kullanılan ülkelerdeki insanların özel isimlerdir (`Yunus El-Aynavi`, `Nuri El-Maliki` gibi). Arapça söz öbekleri ise Türkçede yerleşmiş Arapça kökenli öbekler (elhamdülillah, ilelebet, selamün aleyküm, elveda gibi) değil gerek dilbilgisi gerek kelimeleri itibariyle Türkçe sayılmayan Arapça ifadelerdir (`inneke hamidun mecid`, `ene ene ente ente` gibi). Bu nedenle Arapça kökenli bir ismin türkçe söylenişi/yazılışı ile aynı ismin Arapçadan transkripsiyonu farklı olabilir (Fatma yerine Fatima, Rüştü yerine Rüşdi, Ömer yerine 'Umer, Fahrettin yerine Fahru'd-din gibi).



Kelimelerdeki harfler yukarıda yer alan tabloda görüldüğü şekilde o harfin sesine en yakın ses veren Türkçe harflerle yazılır. Türkçede olup Arapçada bulunmayan sesler olduğu gibi Arapçada olup Türkçede bulunmayan da pek çok ses vardır. Bu nedenle Arapça bazı harflerin Türkçede aynı sesle karşılanması doğaldır. Mesela kaf da kef de Türkçede k ile karşılanır (Sin-kef-vav-te ile yazılan sükut susmak anlamına gelirken sin-kaf-vav-ti ile yazılan 'sükut'un kırılma anlamına gelmesi gibi). Benzer durum Türkçe isimlerin Araplar tarafından telaffuzunda da geçerlidir (Türkçedeki bol, bol ve bul kelimelerinin üçünün de Arapça transkripsiyonu be-vav-lam harfleriyle yapılıp aynı okunması gibi).



İki sessiz arasındaki vav ve iki sessiz arasındaki ye uzun okunduğu için şapkalı u ve şapkalı i harfleriyle yazma geleneği olsa da şapka işaretinin kullanımında genel itibarla çok belirsizlik olduğu için hem bu hallerde hem de ses inceltme gibi diğer hallerde şapka kullanılmamaktadır.



İdgam-ı Şemsiye'ye Türkçe yazılışta da uyulur çünkü Latin alfabesi sistemi kullanmayan dillerden yapılan transkripsiyonlar yazılışa göre değil okunuşa göre yapılır, şemsi harfler de yazılısı değil okunuşu belirler. El-şems değil eş-şems, el-tehiyatü değil et-tehiyatü gibi.



Harf-i tarif de denen "El-", basına geldiği kelimeden ayrılmadığı için tek başına yazılmaz, araya tire konarak birleştirilir.



Bir isim tamlaması söz konusu olduğunda da sesini aldığı tamlanandan kesme işaretiyle ayrılarak yazılır. Vvesilet en-necat değil, vesilet un-necat değil vesiletu'n-necat gibi.



Ancak Arapça isim tamlamalarını sıfat tamlamalarından ayırmak gerekir. Harf-i tarif isim tamlamalarında tamlananın son sesini alsa da sıfat tamlamalarında tamlananın son sesi okunmaz. Hanu'l-Halili değil Han El-Halili, Nuriyu'l-Maliki değil Nuri El-Maliki yazılması gibi.



Söz öbekleri de kelimelere gelen her çekimi almış halde yazılır. "ba'de'l-harabu'l-basra" değil "ba'de harabi'l-basra", "sefa'at ya resulü'l-lah" değil "sefa'at ya resula'l-lah" gibi.











ıstırab mı ızdırap mı??

Tıraş mı Traş mı?

Anadolumuz Nasıl Yazılır??

Vaat Etmek mi Vâdetmek mi?

Herşey Nasıl Yazılır?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

"Benim de diyeceklerim var!" diyorsanız buyrun